Bütün hikâyeler, sonunda tek bir cümleye dönüşür: ‘Bir zamanlar burada, biri için önemliydim. Öncelikle o biri de sensin.
İnsanları gözlemlemeyi seviyorum. Küçük çocukları ve yaşlıları geçmiş ve gelecek döngüsü içinde zihnimde inceliyorum. Gençleri ve yetişkinleri kendi yaşamım ekseninden değerlendiriyorum. En sonunda bütünsel bir şekilde tüm insanlara bakıyorum. Herkesin benzersiz hayat hikayeleri ve yaşanmışlıkları var. Bunların arasında düşüncelerini dile getiremeyenler ve duygularını gizleyenler var. Belki de çoğu insan böyle. Her bir insanın kafasının içindekileri ve kalbinin derinlerinde neler gizlediklerini bilebilmek mümkün değil fakat net bir şey var ki herkes korkuyor.
‘’Yanında iyi hissedebileceği birinin kalmayacağından korkuyor.’’
Tüm insanlık aslında içten içe bunun için yaşıyor. En azından yanında iyi hissedebileceği birinin varlığını güvence altına almak için çalışıyor. Sevgi duygusu aslında bu korkunun sesini kıstığı için çoğu insan bu korkuyu hissettiğinin farkında bile değil ve korkunun farkında olmadan sevmek ve sevilmek için uğraşıyor.
Bir şeylerde başarılı olduğumuzu hissetmek ile sevildiğimizi hissetmek aslında birbirine benziyor. Çünkü görülmek, algılanmak ve iyi hissetmek hem başarılı olduğumuzu hissetmemizi hem de sevildiğimizi düşünmemizi sağlayan parçalar. Bu benzerliğin farkına vardıktan sonra tüm isteklerimi kapsayan asıl isteğimin ne olduğunu üzerine eğilmeye karar verdim. Bunun için gölgelenmiş korkumun karanlık perdelerini araladım ve tüm isteklerimi kapsayan asıl isteğimin ne olduğunu gördüm.
Ya senin;
‘’Tüm isteklerini kapsayan asıl isteğin nedir?’’